01 Blog
21-07-25
Sigorta Eksperliği ve Uzman Görüşü

(Yargıtay Kararları Işığında Bir Değerlendirme)
Sigorta uyuşmazlıklarının çözümünde hasarın tespiti ve nedenlerinin belirlenmesi kritik bir öneme sahiptir. Bu süreçte sıkça karşılaştığımız iki kavram ön plana çıkar: 
Sigorta Eksperliği ve Uzman Görüşü (Bilimsel Mütalaa). Her ne kadar ikisi de teknik bilgiye dayalı değerlendirmeler içerse de, hukuki statüleri, yetkileri ve sonuçları bakımından aralarında önemli farklar bulunmaktadır. İncelenen Yargıtay kararları, bu farkları ve özellikle aralarında bir çelişki olduğunda mahkemelerin nasıl bir yol izlemesi gerektiğini aydınlatmaktadır.
 

Sigorta Eksperliği: Lisanslı ve Düzenlenmiş Bir Meslek
5684 sayılı Kanunun 2’nci maddesinin birinci fıkrasının (n) bendinde sigorta eksperi, “sigorta konusu risklerin gerçekleşmesi sonucunda ortaya çıkan kayıp ve hasarların miktarını, nedenlerini ve niteliklerini belirleyen ve mutabakatlı kıymet tespiti, ön ekspertiz ve hasar gözetimi gibi işleri mutat meslek olarak yapan tarafsız ve bağımsız kişi” olarak tanımlanmıştır. Kanunda "Eksperlik" tanımı net olarak yapılmamıştır.
5684 sayılı Sigortacılık Kanunu, sigorta eksperliğini yasal bir çerçeveye oturtmuş, ruhsata tabi, belirli yetki ve sorumlulukları olan bir meslek olarak tanımlamıştır. Bir kişinin "sigorta eksperi" unvanını kullanabilmesi ve "ekspertiz raporu" düzenleyebilmesi için Hazine Müsteşarlığı'ndan (yeni adıyla Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu - SEDDK) ruhsat alması zorunludur.
Yargıtay kararları, bu alandaki düzenlemelerin ne kadar hassas olduğunu göstermektedir:
 

Ruhsatsız Faaliyet Gösterilemez: Yargıtay, eksper olmadığı halde ekspertiz raporu düzenlemenin Sigortacılık Kanunu'na muhalefet suçunu oluşturduğunu belirtmiştir¹. Benzer şekilde, Hazine Müsteşarlığı'ndan izin almaksızın, "hizmet sözleşmesi" veya "kasko paketi" adı altında dahi olsa, karşılaşılması olası rizikolar için para tahsil ederek zararın giderilmesini taahhüt etmenin sigortacılık faaliyeti sayılacağına ve bunun kanuna aykırı olduğuna hükmedilmiştir². Bu kararlar, "ekspertiz raporu"nun sıradan bir belge değil, yasal olarak tanımlanmış ve ruhsatlı kişilerce düzenlenmesi gereken bir belge olduğunu vurgular.
 

Yetki ve Unvanlar Devredilemez: Sigorta acenteliği gibi, eksperlik yetki ve unvanlarının da başka kişilere kullandırılması yasaktır. Yargıtay, bir sigorta acentesinin, kendi unvan ve yetkisini başka bir kişiye kullandırarak sahte poliçe düzenlenmesi eylemine iştirak ettiğine dair kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı bir vakada sanığın beraatına karar vermiş olsa da, olayın kendisi bu yasağın varlığını ve ciddiyetini ortaya koymaktadır³.
 

Uzman Görüşü (Bilimsel Mütalaa): Tarafların Başvurduğu Bir Delil Aracı
Sigorta eksperliği mevzuatında, eksper olmayan veya ruhsatı olmayan kişilerin sigorta eksperliği işlemlerini yapması yasaklanmıştır. Ancak bu durum, üçüncü kişilerin bağımsız uzman görüşü almasına engel değildir. Hukuki süreçlerde veya sigorta uyuşmazlıklarında taraflar, dava konusu olayla ilgili olarak eksper raporlarına itiraz etmek veya desteklemek için kendi uzmanlarından bilimsel mütalaa (uzman görüşü) alabilirler. Bu uzman görüşü, tarafların kendi menfaatlerini korumak ve uyuşmazlığı aydınlatmak amacıyla kullanılabilir. Yani, eksperlik raporlarının hazırlanması ve resmi ekspertiz işlemleri sadece ruhsatlı sigorta eksperleri tarafından yapılırken, taraflar farklı uzmanlardan görüş alabilir. Bu uzman görüşü, sigorta eksperi raporuna alternatif veya tamamlayıcı olarak mahkemeye sunulabilir ve hakim tarafından değerlendirilir.
a-) Sigorta eksperliği mevzuatında, eksper olmayan veya ruhsatı olmayan kişilerin sigorta eksperliği işlemlerini yapması yasaklanmıştır. Ancak bu durum, üçüncü kişilerin bağımsız uzman görüşü almasına engel değildir. Hukuki süreçlerde veya sigorta uyuşmazlıklarında taraflar, dava konusu olayla ilgili olarak eksper raporlarına itiraz etmek veya desteklemek için kendi uzmanlarından bilimsel mütalaa (uzman görüşü) alabilirler. Bu uzman görüşü, tarafların kendi menfaatlerini korumak ve uyuşmazlığı aydınlatmak amacıyla kullanılabilir. Yani, eksperlik raporlarının hazırlanması ve resmi ekspertiz işlemleri sadece ruhsatlı sigorta eksperleri tarafından yapılırken, taraflar farklı uzmanlardan görüş alabilir. Bu uzman görüşü, sigorta eksperi raporuna alternatif veya tamamlayıcı olarak mahkemeye sunulabilir ve hakim tarafından değerlendirilir.
b-) 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Uzman Görüşü” başlığını taşıyan 293 üncü maddesine göre ;
“(1)Taraflar, dava konusu olayla ilgili olarak, uzmanından bilimsel mütalaa alabilirler. Sadece bu nedenle ayrıca süre istenemez.
(2) Hâkim, talep üzerine veya resen, kendisinden rapor alınan uzman kişinin davet edilerek dinlenilmesine karar verebilir. Uzman kişinin çağrıldığı duruşmada hâkim ve taraflar gerekli soruları sorabilir.
(3) Uzman kişi çağrıldığı duruşmaya geçerli bir özrü olmadan gelmezse, hazırlamış olduğu rapor mahkemece değerlendirmeye tabi tutulmaz”.
Davanın tarafları, gerek dava öncesinde gerekse dava sırasında uyuşmazlık konusu ile ilgili bilgi almak, dilekçelerini hazırlayabilmek yahut iddia veya savunmalarını güçlendirebilmek için bir uzmana başvurma ihtiyacı duyabilirler. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 293 üncü maddesi ile taraflara “Uzman Görüşü” adı altında bilimsel görüş alabilme imkânı sağlanmıştır.
İlgili madde gerekçesinde de vurgulandığı gibi, uzman görüşüne başvurulması bilirkişilikten farklıdır. Mahkemece gerekli hâllerde resen veya talep üzerine bilirkişiye başvurulmasına karar verebilirken, uzman görüşü almak, sadece davanın taraflarının başvurabileceği bir yoldur. Bilirkişi raporu takdiri bir delildir (HMK m. 266 vd). Oysa uzman görüşü teknik anlamda bir delil olmayıp, tarafın mahkemeye sunduğu yazılı belgeye bağlı beyanı, açıklaması niteliğindedir (C. Akil, Medeni Yargılama Hukukunda Mahkeme Tarafından Atanan Bilirkişi-Uzman Tanık Ayrımı, … Barosu Dergisi, 2011/2, 177). Bu sebeple uzman raporu, “taraf beyanı” veya “tarafın belgeye dayalı beyanı” olarak değerlendirilmektedir (Akil, 174). Hâkim uzman görüşünü bilirkişi delili gibi değerlendiremez, aksine, gerekli gördüğü takdirde uzmanı çağırıp dinlemek suretiyle serbestçe takdir eder.
c-) Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 15.03.2022 tarihli 2022/2237E, 2022/3385 K sayılı ilamında da "Uzman görüşü, bu görüşü sunan davacı taraf açısından yazılı belgeye bağlı bir beyan niteliğindedir. Bunun anlamı, uzman görüşünde yer alan maddi vakıaların, dava dilekçesinde ileri sürülen vakıalar gibi bağlayıcı etkisinin olmasıdır. ... Belirtmek gerekir ki, bilirkişi raporu bir delildir. Uzman görüşü ise, öncelikle görüşü sunan tarafın maddi vakıayı içeren açıklamasıdır. İddiayı güçlendirmeye yarayan uzman görüşünün içeriğindeki vakıaların ispatı ise bilirkişi delili ile mümkün olmaktadır. Açıklanan sebeplerle uzman görüşünün ‘taraf beyanı veya açıklaması’ olma özelliği göz ardı edilmemeli, içeriğindeki vakıaların davacı açısından bağlayıcı olduğu dikkate alınmalı, bu çerçevede yapılacak değerlendirme sonucunda uyuşmazlığın esası ile ilgili bir karar verilmelidir." şeklinde uzman görüşünün resmi nitelikte olan exper raporu gibi bağlayıcı olmadığı, ‘TARAF BEYANI VEYA AÇIKLAMASI’ niteliğinde olduğu açıkça belirtilmiştir.
d-) Uzman görüşü veya Ceza Muhakemesi Kanunu'nun (CMK) 67/6. maddesinde belirtilen "bilimsel mütalaa", davanın taraflarından birinin, kendi tezlerini desteklemek amacıyla alanında yetkin bir kişiden aldığı bilimsel ve teknik değerlendirmedir. Bu raporu hazırlayan kişinin sigorta eksperi ruhsatına sahip olması gerekmez; önemli olan, raporun konusuna giren alanda uzman olmasıdır (örneğin bir hukuk profesörü, mühendis vb.).
 

Raporlar Arasında Çelişki Varsa Ne Olur? Yargıtay'ın Çözümü
En kritik sorulardan biri, mahkeme tarafından atanan bilirkişi raporu ile taraflardan birinin sunduğu uzman görüşü arasında çelişki olması durumunda ortaya çıkar. Yargıtay 11. Ceza Dairesi'nin bu konudaki kararı yol gösterici niteliktedir:
Bir davada, Ticaret Hukuku öğretim görevlisi olan bir bilirkişi, düzenlenen bir belgenin "ekspertiz raporu" niteliğinde olmadığını belirtirken, katılan vekilinin ceza hukuku alanında bir öğretim görevlisinden aldığı bilimsel mütalaada ise yapılan işin "eksper işi" olduğu ifade edilmiştir. Yargıtay, mahkemenin bu raporlar arasındaki çelişkiyi görmezden gelemeyeceğini, gerçeği kuşkuya yer bırakmayacak şekilde ortaya çıkarma yükümlülüğü olduğunu belirtmiştir. Bu nedenle Yargıtay, şu çözümü işaret etmiştir:
Raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi için alanında uzman üç kişilik yeni bir bilirkişi heyeti oluşturulmalı ve bu heyetten, yapılan işin "eksperlik", düzenlenen raporun ise "ekspertiz raporu" olup olmadığının kesin olarak tespit edilmesi istenmelidir⁴.
Bu karar, uzman görüşünün (bilimsel mütalaa) bir "delil" olarak ciddiye alınması gerektiğini ve mahkemelerin bu tür çelişkileri basitçe göz ardı edemeyeceğini, aksine çelişkiyi giderme yükümlülüğü altında olduğunu göstermektedir.
 

Kararlardan Çıkan Diğer Önemli Sonuçlar
Kovuşturma Şartı: Sigortacılık Kanunu'nda yer alan suçlarla ilgili kovuşturma yapılabilmesi için Müsteşarlığın (SEDDK) Cumhuriyet Başsavcılığı'na yazılı başvuruda bulunması gerekir. Bu başvuru yapıldığında, Müsteşarlık aynı zamanda "katılan" sıfatını kazanır ve duruşmalardan haberdar edilmesi yasal bir zorunluluktur. Bu usuli şart yerine getirilmeden yargılama yapılması, Yargıtay tarafından bozma nedeni sayılmaktadır⁵.
 

Mesleki ve Etik Standartlar: Kanun, sigorta sektöründeki profesyoneller için katı etik kurallar getirmiştir. Örneğin, sigorta şirketlerinde imza yetkisine sahip kişilerin eşlerinin ve velayeti altındaki çocuklarının, belirli istisnalar dışında, sigorta acentelerinin yönetim ve denetim kurullarında görev alamayacağı veya bu acentelere ortak olamayacağı açıkça düzenlenmiştir. Yargıtay, bu kuralın ihlal edildiği bir olayda, durumun Hazine Müsteşarlığı tarafından uyarıldıktan sonra derhal düzeltilmesi nedeniyle sanığın suç kastı ile hareket etmediğine ve beraat etmesi gerektiğine hükmetmiştir⁶.
Sonuç
Yargıtay kararları ışığında, sigorta eksperliğinin yasal olarak korunan, ruhsata tabi ve özel yetkilerle donatılmış bir meslek olduğu açıktır. Uzman görüşü ise tarafların iddialarını desteklemek için kullanabildiği önemli bir delil aracıdır. Bu iki rapor türü çatıştığında, adil bir yargılama için mahkemelerin bu çelişkiyi gidermek üzere ek inceleme yapma sorumluluğu bulunmaktadır. Bu durum, sigortacılık hukukunda doğru ve adil bir sonuca ulaşmak için hem lisanslı eksperlerin hem de farklı alanlardaki uzmanların görüşlerinin ne denli değerli olduğunu bir kez daha kanıtlamaktadır.

Dipnotlar
¹ Yargıtay 7. Ceza Dairesi, E. 2012/24581, K. 2013/14390, T. 25.06.2013 
² Yargıtay 7. Ceza Dairesi, E. 2012/27338, K. 2014/339, T. 15.01.2014 
³ Yargıtay 19. Ceza Dairesi, E. 2019/34046, K. 2019/15119, T. 09.12.2019 ; Yargıtay 19. Ceza Dairesi, E. 2017/2507, K. 2018/8040, T. 11.07.2018 
⁴ Yargıtay 11. Ceza Dairesi, E. 2013/17615, K. 2015/23916, T. 17.03.2015 
⁵ Yargıtay 19. Ceza Dairesi, E. 2018/1545, K. 2018/3239, T. 21.03.2018 ve Yargıtay 19. Ceza Dairesi, E. 2019/34046, K. 2019/15119, T. 09.12.2019 
⁶ Yargıtay 19. Ceza Dairesi, E. 2015/12840, K. 2016/19392, T. 09.06.2016 

WhatsApp Icon